Ta kampen for et varmere samfunn - Stem meg inn i bystyre!

Ta kampen for et varmere samfunn - Stem meg inn i bystyre!

SV tar kampen for et varmt samfunn med ulike mennesker som har like muligheter. Hvis jeg blir valgt inn i bystyre, så skal jeg kjempe for et likestilt Oslo. Blant mine hjertesaker er det billigere barnehagetilbud, gratis aktivitetsskole og jobb eller utdanningsgaranti for alle under 25 år. 

En rettferdig boligpolitikk vil være med å utjevne forskjellene blant folk. Jeg er mot salg og konkurranseutsetting av velferdsordninger, og jeg er for gode offentlige sykehjem, barnehager, skoler og kulturtilbud. Jeg støtter arbeidernes rettigheter.

Den siste bystyreperioden har jeg vært en av SVs representanter i bystyret hvor jeg har lagt stor vekt på å være i dialog med dere. Ved dette valget er jeg på 7. kummulerte plass på SVs bystyreliste. Stem meg inn ved å krysse navnet mitt eller legge til navnet mitt på stemmeseddelen.

Sammen tar vi kampen for et varmt og likestilt Oslo!

--------------------

Bu seçimlerde 7. siradan SV’nin tercihli adaylarindan biriyim. Adımın yanına bir çarpı koyarak veya adımı listeye ekleyerek beni ve adil bir Oslo’yu destekleyin!

SV herkese eşit imkanlar sunan, sicak bir toplum için ugrasmaktadir. Ben de meclise girersem herkesin eşit imkanlar icinde bir Oslo'da yaşayabilmeleri için elimden geleni yapacağım.

Önem verdiğim konular arasinda yuvalarin daha ucuz ve Aktivite Okulu’nun (AKS) ücretsiz olmasi, 25 yasin altindaki her gence eğitim ya da is garantisi geliyor.

Toplumsal entegrasyon her şeyden önce konut politikalarıyla ilgilidir. Belediyenin sahip olduğu ev sayisinin artarak bunlarin ucuza satılması ya da kiraya verilmesi sağlanırsa hem okullar hem sosyal çevreler daha heterojen bir yapıya kavuşabilir.

Temel saglik hizmetlerinin, yuva ve okullarin kar gözeterek özelleştirilmesine karsiyim. Işçilerin haklarını savunuyorum.

Oslo'da son dönemde SV’nin millet vekillerinden biri olarak gönüllü bir sekilde Eyalet Meclisi'nde görev yapmaktayım. Bu dönemde halkla ilişki içinde olmaya son derece önem verdim. Dileğim mümkün olduğu kadar çok kişiye erişebilmek.

Skal en privat barnehageeier kunne legge ned driften og si opp de ansatte - for så å åpne på nytt etter noen uker med nye barn og nye ansatte?

Etter mange års drift har eierne av Damvokteren friluftsbarnehage på Kampen besluttet å legge ned. Dette betyr at en av hjørnestenene på Kampen forsvinner. Nær 30 barn mister barnehagen sin og de ansatte mister jobbene.

Skal en privat barnehageeier kunne legge ned driften og si opp de ansatte - for så å åpne på nytt etter noen uker med nye barn og nye ansatte?

SV er opptatt av kvalitet i alle Oslos barnehager - både kommunale og private. Ikke-kommunale barnehager får nesten like mye tilskudd som kommunale. Da må vi kunne forvente at de opptrer ryddig.

Jeg lurer på dette og en del andre ting, og har derfor stilt følgende spørsmål til byråden. Forventer svar om kort tid da saken haster:

Spørsmålsstiller:	Gülay Kutal (SV) ,
Til:	Byråd Anniken Hauglie
Tittel:	Ang Damvokteren friluftsbarnehage
Vedrørende:	Ifm at Damvokteren friluftsbarnehage nedlegges fra 01.09.2015, har jeg følgende spørsmål: Hva er årsaken til at barnehagen nedlegges? Er det a) "manglende tillit til de ansatte og foreldrene" slik foreldrene fikk beskjed om, eller b) pågående rehabilitering som man ikke er kommet i mål med? Hvis a, vil byråden som utøveren av kommunens tilsynsmyndighet, undersøke om manglende tillit til ansatte og fra foreldre, kan være gyldig grunn til å legge ned en barnehage som får driftsstøtte fra kommunen? Hvis b, stemmer det at Omsorgsbygg har ment at de skal være ferdig med å bygge rømningsvei i løpet av oktober i år? Kan kommunen gjøre noe for å fremsynde prosessen? Driverne av barnehagen, Friluftsbarnehagene AS, skal ha en fem års leiekontrakt med bydelen, som igjen leier bygget av Omsorgsbygg. Bør ikke kontrakten automatisk opphøre når driverne stenger driften? Foreldrene har fått opplyst av driver og bydelsadministrasjon at deres barn ikke vil få prioritet til plass i Damvokteren dersom denne stater opp igjen, men jeg forstår det slik at barnehagen betyr mye for foreldrene som har bidratt til at den oppleves som et godt fungerende tilbud for deres barn i deres lokalmiljø. Noen opplyser å ha flyttet nylig for å komme nærmere barnehagen. Bør det ikke være en forutsetning for at kommunen gir tilskudd til ny drift at barna får tilbud om å komme tilbake til barnehagen? Dersom driveren legger ned driften av Damvokteren nå, for så å starte opp ny drift med nye ansatte om kort tid, vil ikke dette være en klar omgåelse av arbeidsmiljølovens vern mot usaklig oppsigelse? Bør ikke ryddige ansettelsesforhold og overholdelse av norsk lov være en forutsetning for å gi driftsstøtte til private barnehager?

Kabusla yüzleşmek

Norveç’te Anders Breivik’in nefret dolu katliamının ardından 4 yıl geçti ve Norveç bu 22 Temmuz günü yeniden Utøya katliamıyla yüzleşiyor. Katliamın dördüncü yılında Türkiye Suruç'ta ölen gençler de anıldı.

Hükümet binalarına bombanın ilk atıldığı yerde açılan 22 Temmuz Merkezi'nde, Breivik’in bombayı içinde bırakıp kaçtığı minibüsün parçaları gibi tüm çıplak gerçekler ve bunların yanısıra katliamın dakika dakika gelişimi bir zaman cetveli içinde sergileniyor. Bilginin nefret, şiddet og ekstremizmle mücadelenin tek yolu olduğunun ayrımında olarak, 22 Temmuz Merkezi’nin ana amacı da halkı olanlar hakkında bilgilendirmek.

Işçi Partisi Gençlik Kolu’nun (AUF) o gün toplandığı Utøya adası da bugün halka açıldı. Bugün adada yapılan anma töreninden önce ölen gençlerden birinin babasıyla yapılan röportajda acılı baba, burada acıların paylaşılmasının kendisi için ne kadar önemli olduğunu söyledi. Ada, bugün terörün ve acımasızlığın içinden çekilip bir anlamda yeniden halka dönüyor.

Işçi Partisi Gençlik Kolun’nun yeni başkanı Mani Hüseyni nin müslüman kökenli oluşu da sembolik olarak son derece önemli. Bilindiği gibi Breivik gerçek bir İslam düşmanı olarak, işçi Partisi’nin Norvec’e müslüman girişine göz yumduğu, Norveç’i müslümanlara teslim ettiği ”gerekcesiyle”bu katliamı gerçekleştirmişti. Acaba Brevik su an hücresindeki televizyondan anma törenini naklen izlerken neler düşünüyor?

Bu arada Breivik’in Siyaset Bilimi okumak üzere Oslo Üniversitesi’ne basvurdugunu da eklemek gerek. Başvurusu kabul edilmekle beraber, derse devamın pratik koşullarını yerine getiremeyeceği için ”egitimi” mümkün olmayacağa benziyor. Kendisine play station verilmezse açlık grevine gideceğini söyleyen Breivik, tüm Norvec’i şaşkına çevirmeye, nerfretleri yeniden üzerine çekmeye devam ediyor.

Bugünkü törende Suriye kökenli genç AUF başkanı Mani Hüseyni konuşmasında şunları söyledi: ”22 Temmuz’da Norveç fakirleşti. Arkadaşlarımız su an hayatta olsalardı Norveç kuşkusuz biraz daha ilerde olurdu. Onları düşünmeye, özlemeye devam etmeliyiz. Bu şekilde onlar da bizimle olup, geleceği biçimlendirebilirler.”

22 Temmuz’da hayatlarını kaybedenler için adada yapılan daire şeklindeki anıtta, aralarında Gizem Dogan’in da olduğu öldürülen gençlerin adları yazılı. Anıt sonsuzluk ve beraberliği temsil ediyor.

Mani Hüseyni konuşmasını ”Yoldaşlarimizi hatırlamak ve anmak için buraya gelebiliriz,” diye sürdürüyor. ”Birarada durmaya, birbirimizi sevmeye devam etmeliyiz,” diyor. ilginç olan Hüseyni’nin bu kısa ve anlamlı konuşmasında Suruç’daki katliama da yer vermesi. Gençlerin terör kurbanı oluşu açısından birbirine benzeyen bu iki olay arasında paralellik kuruyor. ”30 Kürt ve Türk sosyalist genç, Kobani’ye giderken terörün şidetiyle karşılaştılar. Biz  de yaşadık onların yakınlarının duydukları acıyı,” diye ekliyor.

Hüseyni’nin konuşmasındaki son sözleri söylenebilecek en anlamlı sözler:

”Ekstremizme karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Norvec’te bizler sağ ekstremist terörün kurbanı olduk. Nefret ve yabancı düşmanlığı, rasizm… tehlikeli akımlar. Bizler bunlara karşı insan onurunu koruyacağız. Herşeyi yapacağız böyle bir kabusu bir daha yaşamamak için. Asla unutmayacağız!"