onsdag 22. juli 2015

Kabusla yüzleşmek


Norveç’te Anders Breivik’in nefret dolu katliamının ardından 4 yıl geçti ve Norveç bu 22 Temmuz günü yeniden Utøya katliamıyla yüzleşiyor. Katliamın dördüncü yılında Türkiye Suruç'ta ölen gençler de anıldı.

Hükümet binalarına bombanın ilk atıldığı yerde açılan 22 Temmuz Merkezi'nde, Breivik’in bombayı içinde bırakıp kaçtığı minibüsün parçaları gibi tüm çıplak gerçekler ve bunların yanısıra katliamın dakika dakika gelişimi bir zaman cetveli içinde sergileniyor. Bilginin nefret, şiddet og ekstremizmle mücadelenin tek yolu olduğunun ayrımında olarak, 22 Temmuz Merkezi’nin ana amacı da halkı olanlar hakkında bilgilendirmek.

Işçi Partisi Gençlik Kolu’nun (AUF) o gün toplandığı Utøya adası da bugün halka açıldı. Bugün adada yapılan anma töreninden önce ölen gençlerden birinin babasıyla yapılan röportajda acılı baba, burada acıların paylaşılmasının kendisi için ne kadar önemli olduğunu söyledi. Ada, bugün terörün ve acımasızlığın içinden çekilip bir anlamda yeniden halka dönüyor.

Işçi Partisi Gençlik Kolun’nun yeni başkanı Mani Hüseyni nin müslüman kökenli oluşu da sembolik olarak son derece önemli. Bilindiği gibi Breivik gerçek bir İslam düşmanı olarak, işçi Partisi’nin Norvec’e müslüman girişine göz yumduğu, Norveç’i müslümanlara teslim ettiği ”gerekcesiyle”bu katliamı gerçekleştirmişti. Acaba Brevik su an hücresindeki televizyondan anma törenini naklen izlerken neler düşünüyor?

Bu arada Breivik’in Siyaset Bilimi okumak üzere Oslo Üniversitesi’ne basvurdugunu da eklemek gerek. Başvurusu kabul edilmekle beraber, derse devamın pratik koşullarını yerine getiremeyeceği için ”egitimi” mümkün olmayacağa benziyor. Kendisine play station verilmezse açlık grevine gideceğini söyleyen Breivik, tüm Norvec’i şaşkına çevirmeye, nerfretleri yeniden üzerine çekmeye devam ediyor.

Bugünkü törende Suriye kökenli genç AUF başkanı Mani Hüseyni konuşmasında şunları söyledi: ”22 Temmuz’da Norveç fakirleşti. Arkadaşlarımız su an hayatta olsalardı Norveç kuşkusuz biraz daha ilerde olurdu. Onları düşünmeye, özlemeye devam etmeliyiz. Bu şekilde onlar da bizimle olup, geleceği biçimlendirebilirler.”

22 Temmuz’da hayatlarını kaybedenler için adada yapılan daire şeklindeki anıtta, aralarında Gizem Dogan’in da olduğu öldürülen gençlerin adları yazılı. Anıt sonsuzluk ve beraberliği temsil ediyor.

Mani Hüseyni konuşmasını ”Yoldaşlarimizi hatırlamak ve anmak için buraya gelebiliriz,” diye sürdürüyor. ”Birarada durmaya, birbirimizi sevmeye devam etmeliyiz,” diyor. ilginç olan Hüseyni’nin bu kısa ve anlamlı konuşmasında Suruç’daki katliama da yer vermesi. Gençlerin terör kurbanı oluşu açısından birbirine benzeyen bu iki olay arasında paralellik kuruyor. ”30 Kürt ve Türk sosyalist genç, Kobani’ye giderken terörün şidetiyle karşılaştılar. Biz  de yaşadık onların yakınlarının duydukları acıyı,” diye ekliyor.

Hüseyni’nin konuşmasındaki son sözleri söylenebilecek en anlamlı sözler:

”Ekstremizme karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Norvec’te bizler sağ ekstremist terörün kurbanı olduk. Nefret ve yabancı düşmanlığı, rasizm… tehlikeli akımlar. Bizler bunlara karşı insan onurunu koruyacağız. Herşeyi yapacağız böyle bir kabusu bir daha yaşamamak için. Asla unutmayacağız!"

Ingen kommentarer:

Legg inn en kommentar