torsdag 29. oktober 2020

Vi må sikre fordelingen av vaksinen!



Den 7. September kunne vi lese at sammen med Sør-Afrika skulle Norge lede et internasjonalt råd som blant annet skulle sikre en rettferdig global fordeling av koronavaksiner. At etter initiativ fra EU-kommisjonen og WHO, var det opprettet en kjernegruppe av land og internasjonale aktører for å mobilisere for en rettferdig global fordeling av vaksiner og testutstyr. At der var Norge invitert med og var bedt om å lede dette rådet sammen med Sør-Afrika. 


Utviklingsminister Dag-Inge Ulstein (KrF) kalte det en «tillitserklæring» at Norge er utpekt til en lederrolle. «Hvis vi ikke klarer å samarbeide godt internasjonalt for å slå ned pandemien, blir denne krisen mye verre. Styrking av den globale dugnaden er helt avgjørende. Norge tar nå en rolle for å videreutvikle internasjonalt samarbeid og solidaritet,» sa helse- og omsorgsminister Bent Høie (H).


Men allerede en uke etterpå, den 18 september, sto det i Aftenposten at de rikeste landene som representerer 13 % av verdens befolkning hadde allerede sikret seg 50 % av vaksinen som kommer til å produseres. Jeg lurer på hva regjeringen har å si til dette, all den tid når Norge  sammen med Sør-Afrika skulle egentlig sørge for at vaksinen skulle fordeles rettferdig blant verdens rike og fattige land?




(Publisert i Klassekampen, 29/11-20)

Se også i Utrop

søndag 25. oktober 2020

Mot korona: - Think like a Norwegian!



Hayatımıza koronanın damgasını vurması beklenen karanlık kış günlerine girerken, kuzey ışıklarının yurdu Tromsø’de araştırma yapan Amerikalı bir araştırmacı, dünyaya “Think like a Norwegian” diye seslenirken ne demek istiyor? Korona krizi neden Avrupa’daki popülist sağcı partilerin hiç işine yaramadı? Norveç Avrupa’nın en az korona riskli ülkesiyken, neden Oslo’da önlemler arttırılıyor?

Koronayla ilgili bunun gibi güncel konularla bu akşam, 25 Ekim, Norveç saatiyle saat 22, Türkiye saatiyle 23’de yine Radio inter fm 105.8 de beraberiz. Radyoyu internet üzerinden, http://interfm.no/nettradio/nettradio/ adresinden dinleyebilirsiniz.


Programdan sonra konuşmanın metnini aşağıda bulabilirsiniz.

(En oppsummering på siste ukens hendelser knyttet til korona, helse- og økonomikrisen i Norge og i Oslo - på mitt morsmål, tyrkisk.)






Dünyada korona

Slovenya Dışişleri Bakanı’nda korona çıkınca, bakanın daha önce görüşmelerde bulunduğu Estonya, Latviya ve Litvenya’nın dışişleri bakanları da karantinaya girmek zorunda kaldı!


Amerika’da son günde korona sayısı rekora ulaştı. Cuma günü, bir günde korona görülen kişilerin sayısı 83.750’ye ulaştı. Yani tam da Trump’ın Perşembe günü, “Artık koronanın en yüksek olduğu zamanlar geçti,” demesinden sonra! Bugüne kadar Amerika’da 8.500.000 kişi de korona görüldü ve 224.000 kişi öldü. Amerika’da seçimler yaklaşıyor. Seçim 3 Kasım’da. 


İsveç’in koronayla ilk zamanlardaki mücadelesi hala tartışılmaya devam ediyor. Bilindiği gibi epideminin başlangıcında iki şehirde de, yani Oslo ve Stockholm’da, yaşlılar evlerinde vaka görüldü. Ancak Oslo’da yaşlılar evlerinde toplam 37 kişi ölürken, İsveç’te 1000’in üzerinde yaşlı öldü. İsveç’te 70 yaşın üzerinde toplam 6285 kişide korona görüldü ve korona görülen her on yaşlıdan dördü ne yazık kı öldü. Elbette Oslo‘nun 700.000 kişilik nüfusuna karşın Stokholm‘de 2.300.000 kişi yaşıyor ancak bu faktörü elersek yine de Stokholm‘de yaşlılar evinde ölenlerin sayısı Oslo’dakinin sekiz katı olmuş oluyor. İsveç’te yaşlılar evlerinde yaşananları araştırmak üzere bir komisyon kuruldu.


Danimarka’da da vaka sayısı şu ana kadar olmadığı kadar yüksek. 24 Ekim‘deki habere göre Danimarka’da son gün içinde 859 kişide koruna görülmüştü.

Çek Cumhuriyeti‘nde de Haziran ayında durum o kadar iyiydi ki, caddelere masalar kurularak şölen verilmiş, “koronaya veda“ partisi düzenlenmişti. Ancak şu an itibarıyla Çek Cumhuriyeti, kırmızı seviyenin tam 57 katına çıkmış durumda! Bunu biraz açacak olursak, Norveç’in kırmızı seviye olarak koyduğu oran, her 100.000 kişide 20 kişide korona görülmesi. Şu an Çek Cumhuriyeti‘nde her 100.000 kişide 1000 kişi de korona görülüyor! Norveç’te ise bu sayı 36,6. Ama Oslo’da oldukça yüksek: 95. Bu sayıyla Norveç Avrupa’nın en az korona görülen ülkesi durumunda. 


Artan vakalar yüzünden Avrupa’daki pek çok ülkede sert önlemler alınıyor. Çek Cumhuriyeti ile birlikte İrlanda, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya ve Belçika ülkelerden bazıları. Belçika’da gece yarısından sabah beşe kadar sokağa çıkma yasağı var bütün kafeler restoranlar barlar ve gece kulüpleri kapalı. Evlerde en çok dört kişiye kadar misafir kabul etme izni var.


Yeni Zelanda Kronodan kurtuldu. Şu an itibarıyla ülkede sadece 33 vaka var.


Dünyada korona vakası sayısı 40 milyona ulaştı. Bir ayda 10 milyon arttı.

Norveç’te bir “korona kışı” bizleri bekliyor. Aftenposten gazetesinin Cumartesi günkü çok uzun ve detaylı haberinde, Norveç’in kendini hazırlaması gereken muhtemel durumlar sıralanıyor.


Sayılar

Geçtiğimiz Perşembe günü bir günde 270 yeni vaka kaydedildi. Bu, Mart ayındaki sayılara benziyor. Yine geçtiğimiz perşembe günü itibari ile hastanede 44 kişi korona tedavisi görüyordu. Bugün bu sayı 45 oldu. Geçtiğimiz son beş aydır hiç bu kadar çok sayıda kişi hastanede olmamıştı. Hastanede yatanların ikisi respiratöre bağlı.


Norveç’te şu ana kadar 16.456 vaka tespit edildi.


Sayılar mart ayındaki sayılara benzemekle birlikte şu önemli farkları unutmamalıyız:


  • Birincisi, şu an daha çok daha fazla kişi test ediliyor. Yani koronaya yakalanmış kişilerin daha çoğu saptanıyor. Örneğin geçtiğimiz hafta 88.000 kişi test oldu. Mart ayındaysa haftada test olan kişi sayısı 16.000 ile 25.000 arasında değişiyordu. Mart ayında vakaların sadece yüzde onunu tespit edebildiğimiz düşünülürken, bugün tüm vakaların yüzde ellisinin tespit edildiği düşünülüyor.

  • Son haftalarda hastaneye yatan korona hastalarının artması koronanın tekrar gençlerden yaşlılara geçtiğini gösteriyor, ama yine de yaşlılar arasında korona olanların yüzdesi hala oldukça düşük. Örneğin geçtiğimiz hafta 60 yaşın üzerinde korona ya yakalanmış 85 kişi vardı. Bu da bir önceki haftaya, 109 göre daha düşüktü.

  • Hasta olanların sayısı hastanelerin kapasitesi için bir tehdit oluşturmaktan çok uzak şu an.


Yabancı kökenli vatandaşlar, Temmuzdan beri Norveç’te hastaneye yatırılanların yarısını oluşturuyorlar. Çok dikkat! 


Kısacası şu an itibarıyla durum kontrol altında görünüyor. Ancak sağlık mercileri hala huzursuzlar. Durumun her an hızla kötüye gidebileceğini düşünüyorlar.


Salgının üç aşaması var: birinci aşamada bazı yerel vakalar oluyor, bunun dışınddurum iyi. İkinci aşamada durum” kısmen kontrol” altında. Üçüncü aşamada ise “yaygın salgın”. Sağlık Bakanı Bent Høie şu an itibari ile birinci aşamada olduğumuzu, aşı bulunana kadar da bu aşamada kalmak için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerektiğini söylüyor.




Önlemler

Önümüzdeki hafta hükümetin daha sıkı önlemler getirmesi bekleniyor. Bu yeni önlemlerin de belli başlı risk gruplarını hedef alması bekleniyor. Virüsün en çok yayıldığı ortamlar şöyle:


Öncelikle ev ortamları. Geçtiğimiz hafta yeni korona vakalarının %35’i, aynı evde yaşayanların vırüsü birbirlerine geçirmeleri şeklinde oldu. %14’ü ise özel görüşmelerde ortaya çıktı.


Bundan sonra sırada %17 ile işyerleri ve üniversiteler geliyor.


Son olarak da vakaların %15 inin ise nereden bulaştığı bilinmiyor. 


Dolayısıyla getirilecek önlemlerden biri, evlerde veya özel toplantılarda bir araya gelmeyi sınırlamak olabilir. Norveç’te şu an itibari ile özel toplantılarda 20 kişiden çok kişi bir araya gelemiyor, Osloda ise özel toplantılarda on kişiden fazla kişi bir araya gelemiyor. Yarın da Oslo’da yeni kuralların açıklanması bekleniyor.


Halk sağlığı enstitüsü, getirilen önlemlerle ilgili bir tartışma başlattı. Halkın bu önlemler konusunda neler düşündüğünün tartışılmasının önemli olduğunu söylüyor. Bir demokraside yaşadığımız için herkesin getirilen önlemler konusunda neler düşündüğünü özgürce tartışılmazsa, kurallara uyulmasının da daha güç olacağı düşünülüyor. O yüzden her türlü düşüncenin tartışılması önemli.


Gençler arasında korona kurallarına uyma oranı ne yazıkki düşüyor. Mart ayında 30 yaş altındaki kişilere “konulan önlemleri uygun buluyor musunuz?” sorusuna her on kişiden sekizi evet diye cevap veriyordu. Şu an ise bu sayı altıya düştü. 


Nitekim bugün parlamento binası, Stortinget’nin önünde, getirilen kuralların, korona vakalarına ve koronadan ölümlere göre özel hayata çok fazla müdahale eder nitelikte olduğunu düşünenler bir gösteri yaptı. Gösteriye 150 kişi kadar katıldı.


Tahminlere göre önümüzdeki hafta getirilecek önlemler üç gruba yönelik olacak: Birincisi, iş dolayısıyla Norveç dışına girip çıkanlar. 42. haftada kaydedilen vakaların dörtte birinde virüs yurt dışından gelmiş. Bunların yarısı da Polonya’danmış. Polonya’da da bildiğiniz gibi korona vakaları patlama yapmış durumda. Polonyalılar Norveç’te korona yakalananların %3,2’sini oluşturmakta. Nüfus içindeki oranları ise 1,9. Polonyalılar hem dar mekanlarda yaşıyorlar hem de dili bilmedikleri için alınması gereken önlemler konusunda yetersiz kalabiliyorlar. Bu konuda sorumluluk işverenlere düşüyor. İşverenlerin karantina yasaklarını yeterince uygulamadığı görülüyor. Bu konuyla ilgili olarak sağlık Bakanı Bent Høie, Sendikalar Birliği LO) ile İşverenler Birliği NHO’yu yarın toplantıya çağırdı. Toplantıda, yurtdışından gelen işçiler ve bunların karantina ile ilgili kurallara uyması konusu tartışılacak.


İkinci grup göçmenler. Kaydedilen vakaların üçte birinde, hastanın doğum yeri Norveç değil. Bu ülkelerin başında ise Somalya, Polonya, Pakistan, Irak ve Afganistan geliyor. Bunun nedenlerinden biri, göçmen kökenli vatandaşların toplumun geri kalanına göre daha genç olması olabilir. Bir başka neden de göçmenlerin taksicilik, diğer taşımacılık işleri ve sağlık ve hizmet sektörü gibi daha çok risk barındıran işlerde çalışıyor olması olabilir. Ayrıca bu durum göçmen kökenli vatandaşların çoğunun, kalabalık aileler olarak küçük evlerde yaşıyor olması da olabilir. Ve üstüne üstlük, bazı göçmen gruplarının diyabetes ve kalp hastalıklarında istatistiklerin tepesinde olmasının da bir etken olabileceği düşünülüyor.


Üçüncü grubu ise öğrenciler oluşturuyor. Norveç’te en büyük salgın vakalarına öğrenciler arasında rastlandı. Örneğin Bergen’deki Norges Handelshøyskole (NHH), salgından en çok etkilenen üniversitelerden biri oldu. NHH’da geçtiğimiz Cuma günü, son iki gün zarfında 18 yeni öğrencide korona görüldü.


Yeni alınan alınacak önlemlerin bu üç gruba yönelik olacağı kesin ama ne çeşit önlemler alınacağını önümüzdeki hafta göreceğiz.


Restoranlarda isim kaydettirme zorunluluğu var. Trondheim’da bazı kişilerin uydurma isim verdiği tespit edilmiş. Sağlık Bakanı bunlara ciddi bir çıkış yaptı. Hastalığın izini sürme işinin çok ciddi bir faaliyet olduğunu ve büyük önem taşıdığını söyledi.



Oslo

Geçtiğimiz Çarşamba günü Oslo’da 61 yeni vaka görüldü. Bu da belki de 600 kişiye telefon edilmesi ve karantinaya girmelerinin söylenmesi anlamına geliyor Bu da oldukça iyi emek gerektiren bir iş. Günde 200 kişi olsa durum kontrolden çıkabilir. Oslo’daki bu durum yüzünden Lillestrøm, Ski, Moss ved Drammen de risk altında. Hatta Fredrikstad, Sandefjord, Tønsberg, Skien og Sarpsborg da. Bu arada bugün gelen habere göre, Moss’da da son günde tam 31 yeni vakaya rastlanmış.



Oslo’daki bölgeler arasında şu an en iyi durumda olan bölge, Vestre Aker. Bu semtte eğitim durumu iyi, yüksek gelirli kişiler büyük konutlarında yaşıyor. Bu nedenlerle de korona konusunda şu anda en iyi durumda olan semt. Ama hep böyle olmadı bu. Şubat ayında yurt dışındaki, özellikle Avusturya’daki kayak tatilinden dönerken virüs getiren en az 513 Norveçli’nin çoğu bu semtte yaşıyordu. Sekiz ay sonraysa durum tamamen tersine döndü. Şu anda bu semtte çok az sayıda korona vakası var.


Yuvalarda ve okullarda uygulanan önlemlerde bir değişiklik yok. Halk sağlığı Enstitüsü’nden araştırmacılar, çocuk doktorları ve çocuk hastalıkları uzmanları hep beraber bir yazı yayınladılar Aftenposten’da, 20 Ekim tarihinde. Bu yazıda, okullarda ve yuvalarda az koronaya rastlandığı, şu an okullardaki “sarı alarm” durumunun yeterli olduğunu belirtiyorlar. Semptom taşımayan öğrenciler ve öğretmenlerde maske taşımanın takmanın gerekli olmadığını belirtiyorlar. Ancak okullarda mesafeye ve havalandırmaya dikkat etmenin önemli olduğunu ekliyorlar.



Oslo’daki kuralları tekrar edelim:


  1. Toplu taşıma araçlarında, 1 metrenin korunamayacağı durumlarda maske takmak

  2. özel toplantılarda 10 kişiden fazla olamamak. Bu hem ev içi, kapalı mekanlar için, hem de açık havadaki mekanlar için geçerli.

  3. Içki satışına gece 12’de son vermek

  4. Içerde düzenlenen aranjmanlarda ve herkesin sabit oturma yeri olmadığı durumlarda en çok 50 kişi olmak

  5. Içki satan yerlerde, gelen müşterileri kaydetmek üzere bir sistem olması



Koronanın diğer yansımaları

Uluslararası karasularında görev yapan denizcilerin durumu da oldukça zor. Şu an itibari ile tam 400.000 denizci ya da ticari gemilerde çalışanlar, “korona esiri“ olmuş durumda. Bunların karaya çıkmasına izin verilmiyor. Bunların arasında 150 Norveçli denizci de bulunuyor. Bu 400.000 denizcinin içinde 17 aydır mola vermeden denizlerde olan var. İş kanununa göre en fazla 11 ay karaya çıkmadan görev yapabilir denizciler. Dolayısıyla onların bu iş koşulları tüm dünyadaki 60.000 gemi için iş güvenliği sorunu oluşturuyor. Norveçli denizcilerin çoğu Norveç’e gelebildi ama bu tüm dünya için bir sorun teşkil etmeye devam ediyor.



Korona krizi, Avrupa’daki popülist sağcı partilerin hiç işine yaramadı. Avusturya, İtalya ve Almanya’daki durum bunu gösteriyor. Bilindiği gibi 1990‘tan sonra Avrupa’da sağcı popülist partiler ortaya çıkmaya başladı. Bu partiler yabancı düşmanlığı, aşırı bir kanun ve düzen yandaşlığı, ve halkçı bir tarz ve toplumun elit kesiminin eleştirisi şeklinde kendini gösteriyor. Bu partiler arasında en önemlileri İsviçre Halk Partisi, İtalya’daki Lega partisi, Almanya’daki Alternatif partisi ve İspanya’daki Vox partisi. Bizim Norveç’te de İlerlemeci Parti ya da Fremskritt Partisi de bunun örneklerinden. Bu partilerdeki gerilemenin en önemli nedenlerinden birisi korona, çünkü korona krizi bu partilerin besin kaynağı olan yabancı düşmanlığı konusunun ikinci plana düşmesine, toplumun daha çok sağlık ve ekonomi konularıyla uğraşmasına neden oldu.


Halloween bu sene önceki seneler gibi geçmeyeceğe benziyor. Hayatını eğlencelik maskeler, kostümler vs ile kazanan dükkanlar tam anlamıyla iflasın eşiğine gelmiş durumda.


2020’nin sinema sektörü için de felaket kötü bir yıl olduğunu hatırlatalım.


Sporla uğraşanlar ve gönüllü kuruluşlarda çalışanlar için hükümetten yeni bir kriz paketi geldi. Arajmanları ertelemek durumunda kalan veya iptal etmek durumunda kalanların kayıplarının %50’si karşılanacak. Arajmanları tamamen iptal etmeyip kısmen gerçekleştirenler ödüllendirilecek ve bunların kayıplarının %70’i karşılanacak. Ancak tabii bunun için başvurmak gerekiyor.




Aşı ve virüsle ilgili diğer haberler

İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre, koronaya yakalananların hepsi antistof üretti, yani koronaya karşı bağışıklıkları oluştu. Hastalık ne kadar şiddetli geçirildiyse, ulaşılan antistof seviyesi de o kadar yüksek oldu.


Aşı şu an en büyük umudumuz. Ama aşıyı önce kim olabilecek? Geir Bukholm, Halk Sağlığı Enstitüsü’nde korona aşısı ile ilgili çalışmaların başkanı. Çalışmaların bir parçası olarak ta aşının öncelikle kimlere yapılacağı oluşturuluyor. Bu amaçla bir “Etik Komitesi” oluşturuldu. Komite daha aşı ortaya çıkmadan, önceliğin hangi değerler ve etik prensipler etrafında verileceğine karar verecek.


Norveç büyük bir ihtimalle aşıya Avrupa Birliği ile yaptığı işbirliğinden doğru ulaşacak. Aşılar öncelikle Avrupa İlaç Bürosu (EMA) tarafından onaylanmak zorunda. Pekçok aşı denemesi şu anda üçüncü aşamada. Yani binlerce kişi üzerinde deneniyorlar.


Aşıların da çeşit çeşit olabileceği belirtiliyor. Bazı aşılar, çok ciddi bir şekilde hastalananların respiratöre bağlanmasını veya ölmesini engelleyecek aşılar. Bazı aşılar ise bulaşmayı önleyen aşılar. Virüsü kapanların çok hasta olmasını engellemek üzere tasarlanan aşıların öncelikle risk grubundaki kişilere yapılması öneriliyor. Bunlar yaşlı, aşırı kilolu veya başka hastalıkları olan kişiler olabilir.


Toplumda bulaşmanın düşmesini sağlayan aşılar, epideminin. yayılmasını önlemek de etkili olacaklar. Bunlar, hastalığın yayılmasına daha fazla katkıda bulunması muhtemel gruplara yapılabilecek. Öncelik sağlanacak gruplar arasında hastalığa daha çok maruz kalan gruplar ve kritik görevlere sahip gruplar olacak olabilecek. Bunlar da sağlık personelinden polise veya hükümet üyelerine kadar iş gruplarını kapsayabilecek.



Son olarak da dünyanın gözlerinin “Norveç tarzı yaşam”a döndüğünü söyleyelim. Amerikalı bir araştırmacı Kaliforniya‘dan Tromsø’ye gelerek, Norveçlilerin kuzeyin karanlığında kışın nasıl yaşadığını, neden daha çok depresyona girmediklerini araştırmış. Bunun sebebinin Norveç’teki “koselig“ kavramı olduğuna karar vermiş yani karanlık günlerde evlerin içini sıcak, sevimli ve insanın içine huzur dolduran yerler haline getirme geleneği. Bu açıdan da The Guardian’da, “Think ilke a Norwegian” (“Bir Norveçli gibi düşün”) diye bir yazı yayınlamış. 


Üstelik Norveçliler çok kötü hava koşullarında da dışarda olmaya alışık oldukları için, bu da korona zamanında işe yarayan bir alışkanlık. Araştırmacı, bir yıl sonra Tromsø’de geçirdiği karanlık kış günlerini özlediğini söylüyormuş. Yani önemli olan karanlık kış günlerinin nasıl pozitif bir hale dönüştürülebileceği. Biz de Norveç’te yaşayan Türkler olarak “bir Norveçli gibi düşünelim”. Karanlık günlerde evimizin huzurlu ortamını yaşayalım ve hava nasıl olursa olsun dışarıya çıkıp yürüyüş yapalım.



Yeniden ana hatlarıyla önemleri hatırlatalım:

-mesafeyi koru

-ellerini temiz tut

-ve en önemlisi: dişini sık!



Herkese iyi, sağlıklı ve “koselig” bir hafta diliyorum. :) 





Kaynakça: 

Aftenposten, 18-25 Ekim

NRK.no, 18.25 Ekim



søndag 18. oktober 2020

Korona krizi dünyanın farklı ülkelerinde hem aynı, hem değişik sorunsallar arzetmeye devam ediyor...


İsrail korona nedeniyle yeniden tamamen kapatılmış durumda. Ancak ülkedeki ultra-ortodoks Yahudiler, korona önlemlerine ciddiye almıyor, İsrail’de olsun, Amerika’da olsun dua etmek üzere ya da cenazelerde bir araya gelmemeyi reddediyorlar... Avrupa’da da ikinci korona dalgası yaşanmasına rağmen, gençler, İngiltere de dahil pek çok ülkede kurallara uymuyor... Norveç, şu an Avrupa’da “korona baskısı”nın en az olduğu ülke, ama Oslo hala tehlikeli bir görüntü  sunmaya devam ediyor...

Koronayla ilgili bunun gibi güncel konularla bu akşam, 18 Ekim, Norveç saatiyle saat 22, Türkiye saatiyle 23’de yine Radio inter fm 105.8 de beraberiz. Radyoyu internet üzerinden, http://interfm.no/nettradio/nettradio/ adresinden dinleyebilirsiniz.

Programdan sonra konuşmanın metnini aşağıda bulabilirsiniz.

(En oppsummering på siste ukens hendelser knyttet til korona, helse- og økonomikrisen i Norge og i Oslo - på mitt morsmål, tyrkisk.)



Avrupa yine epideminin merkezi

Bugün sohbetimize Avrupa’daki durumla başlayalım. Avrupa’daki ikinci korona dalgası brütal ve korkutucu. Avrupa’yı karanlık bir kış bekliyor. İlk kez tek bir günde 100.000 vaka kaydedildi. Avrupa yine dünyanın epidemi krizinin merkezi haline geldi. Şu an hastalık son derece brütal ve trajik bir şekilde yayılıyor: çocuklar ve gençlerden onların anne ve babalarına geçerek! 


Brüksel’deki üniversite hastanesinin acil bölümünde görevli profesor Elizabeth de Waele, bunu “yeni aile dramı” şeklinde tanımlıyor. “Çocuklar ve gençler bizi telefonla arayıp ailelerini anne babalarını kaybetmekten endişe duyduklarını söylüyor,” diyor profesör. Ayrıca bulaşıcılığın tüm yaş gruplarında görüldüğünü, 20 yaşlarındaki pekçok gencin de acil bakımda bakım gördüğünü söylüyor. Üstelik bu gençlerin daha başka, altta yatan kronik rahatsızlıkları da yok.


Avrupa’da korona yayılmaya devam ediyor ve ölüm sayılarında artış var. Avrupa’da da ikinci korona dalgası yaşanmasına rağmen, gençler, İngiltere de dahil pek çok ülkede ne yazık ki kurallara uymuyor.


Avrupa’nın pek çok yerinde durum aynı. Hatta bazı ülkeler kırmızıdan siyaha geçti. Çarşamba günü Fransa’da milli sağlık krizi ilan edildi ve Paris’te ve altı başka Fransız kentinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Avrupa Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Kurumu’na (ECDC) güre, şu ülkeler en kötü durumda: Çekoslovakya, İngiltere, Belçika, Hollanda, Fransa ve İspanya.


Fransa’da Paris’te her yer, akşam dokuzdan sabah altıya kadar kapanıyor. Dışarı çıkmak yasak. Brüksel’de barlar, publar ve eğlence yerleri kapalı. Sadece masada oturularak yemek yenilen restoranlar açık. Almanya’da 100 polis görevlisinde korona görülünce. 1127 polis karantinaya alındı. İsveç’te bir günde sekiz kişi hayatını kaybetti. İsveç’te hayatını kaybedenlerin sayısı 5918’e yükseldi. Tüm bunlar olurken, Avrupa Birliği’nin krizi koordine edemeyişine ve iyi bir şekilde yönetemeyişine dair eleştiriler yükseldiğini de ekleyelim.


İsrail’de ülke tam anlamıyla yeniden kapatıldı. Ancak Aftenposten’ın haberine göre ülkedeki ultra Ortodoks Yahudiler, korona önlemlerini ciddiye almıyorlar. İsrail’de olsun, Amerika’da olsun dua etmek üzere ya da cenazelerde bir araya gelmemeyi reddediyorlar.


Bu arada Trump artık korona olmadığını söylüyor. Virüse karşı bağışıklık kazandığını da iddia ediyor. Kendisine desteğin azaldığı söylenmesine rağmen, seçim mücadelesine devam ediyor.



Artık bize has bir korona virüsü ailemiz var: “B 1.5.24 Norwegian” 

Norveç’te korona virüsünün 35 değişik çeşidi tespit edildi. Virüsün artık yeni bir Norveç kolu oluştu. Bunun adı da “Norwegian“ kondu. Bu yeni “Norveçli“ virus ailesinin adını, Eylül ayında, uluslararası bir bilim adamları kurulu, “B 1.5.24 Norwegian“ koydu. Şu ana kadar bilim adamları 310 değişik kol tanımladı. Bundan sonra da daha çok dal oluşacağı kesin.


Sagdalen Okulu, Norveç’in en büyük korona vakasıyla karşılaşınca, Lillestrøm‘deki belediye doktoru, diğer belediyelerin hiç yapmadığı bir şeyi yaparak yapılan testlerin, alınan örneklerin çoğunu, Halk Sağlığı Enstitüsü‘nün (FHI) laboratuvarına gönderdi. Bu da Lillestrøm’ün, Amerika’dan bir virüs ithal ettiğini gösterdi. Alınan örnekler, virüsün nasıl yayıldığını anlamaya yaradı. Lillestrøm’den beri bu virüs ailesi, Norveç’te başka bir yerde görülmedi. Norveç’te tespit edilen 35 virus ailesinden 13’ü, son 30 gündür dünyanın hiçbir yerinde tekrar görülmedi. Bunu da Aftenposten’ın uluslararası veri tabanlarından edindiği bilgiye dayanarak söyleyebiliyoruz. Bu da, bu 13 virüs soyunun tükendiği anlamına geliyor. Öte yandan bu virüs testlerinin yeterince detaylı analiz edilmemesinden de ileri geliyor olabilir.


Norveç’te görülen virüs kollarının en yaygını, 1.1 ailesi. Norveç’te test edilmiş olan korona organizmalarının %43’ü bu gruba dahil. Bu grup ilk kez Çin’de tespit edildi; oradan da İtalya’ya ve dünyanın diğer yerlerine yayıldı. Bu virüs ailesi ilk kez 21 Şubat‘ta tespit edildi. O günden bugüne 92 ülkede 48.782 pozitif korona testi nde görüldü. Güney Norveç’teki otobüs gezisine katılan 40 emekli arasında tespit edilen virüs ise, 1.1.160 grubuna dahil. Bu da şu ana kadar beş kıtada en az 22 ülkede tespit edildi. Bu örneklerle değişik virüs çeşitlerinin daha bulaşıcı olup olmadığı, neye bağlı olarak daha bulaşıcı olduğu araştırılıyor Halk Sağlık Enstitüsü tarafından.



Oslo

Osloda durum geçen haftaya göre aynı sayılabilir, belki biraz daha az vaka oldu. Ancak olumlu olan şeyler de var. Bunlardan biri, geçen hafta koronaya yakalanan 374 kişiden sadece ikisinin 80 yaş üzerinde olması. Yani yaşlıların korunması iyi gidiyor. Oslo’da korona vakalarının %36’sına 20 ila 29 yaş arasındaki kişilerde rastlanıyor.


Yine geçtiğimiz hafta bir önceki haftaya göre, nereden korona kaptığını bilmeyenlerin yüzdesi %33’ten %23’e düştü Bu da olumlu bır gelişme. Önceki haftadaki artışta sonbahar tatilinin rolü olmuş olabileceği düşünülüyor.. Perşembe günü Oslo’daki hastanelerde korona tedavisi gören 11 kişi vardı. Geçtiğimiz bir hafta içinde test olanların %3,2’sinde korona görüldü. Bu da Norveç’in genelinden daha yüksek olsa da, pandeminin başladığı dönemlere göre çok daha düşük.


Oslo’da dün 39 kişide yeni vaka görüldü. Bu da bir önceki güne göre dört kişi daha az. Son 14 gün içinde Oslo’da 684 yeni vaka kaydedildi. 


Osloda yerel hükümet perşembe günü toplandı. Oslo’da alınan önlemlerde bir artış yapılmayacak, ama azalma da olmayacak. Yani Oslo’da geçen haftayla aynı kurallar geçerli. Kurallar şunlar:


  • Toplu taşıma araçlarında, 1 metrenin korunamayacağı durumlarda maske takmak

  • özel toplantılarda 10 kişiden fazla olamamak. Bu hem ev içi, kapalı mekanlar için, hem de açık havadaki mekanlar için geçerli.

  • Içki satışına gece 12’de son vermek

  • Içerde düzenlenen aranjmanlarda ve herkesin sabit oturma yeri olmadığı durumlarda en çok 50 kişi olmak

  • Içki satan yerlerde, gelen müşterileri kaydetmek üzere bir sistem olması


Oslo’da kurallar haftaya yeniden gözden geçirilecek. Biz Oslo belediye yönetimi olarak, halkın bu önlemlerle daha oldukça uzun bir süre yaşamaya alışması gerektiğini düşünüyoruz. Pazartesi ve Salı günü günde yeni vaka sayısı 38 idi. Bu da 700.000 kişilik bir şehir için çok değil belki ama, bu sayının daha da aşağıya gitmesi için çok çalışmalıyız.


10 kişi sınırlaması, yaş günleri için de geçerli. İster içerde ister dışarda olsun, on kişiden çok kişi bir araya gelemiyor. Örneğin bir büyük servis yapıyorsa, dokuz çocuk bir araya gelebiliyor. Onların arasında da, ister içerde ister dışarda olsun, ister yaş günü masasının etrafında, isterse oyun oynarken aralarında1 metre bulunması gerekiyor. Haloween’de de çocukların kapı kapı dolaşması önerılmiyor ne yazık ki. 10 çocuktan çok çocuğun bir araya gelememesi tabii ki Haloween için de geçerli.


Eski kütüphane Deichmanske’de 14 Ekim’de düzenlenen ve 170 kişinin katıldığı defilede bir kişide korona görülünce herkese SMS gönderilmiş.



Norveç genelinde durum

14.10 tarihli habere göre, Norveç şu anda Avrupa’daki en düşük “baskı” (smittetrykk) altında olan ülke. Son 14 günde, her 100.000 kişide 34,3 kişide korona görüldü. Norveç’ten sonra en iyi ülke durumunda Kıbrıs geliyor. Yardımcı Sağlık Direktörü, İç Hastalıkları Uzmanı ve herkesin çok sevdiği Espen Rostrup Nakstad’a göre, bu hepimiz için bir motivasyon kaynağı olmalı. 😊


Ancak yine de tüm Norveç’te yeni vakalar olmuyor değil. Örneğin Finnmark’taki Hammerfest Hastanesi’nde 12 çalışanda korona görülünce 120 kişi karantinaya alındı.


Yarın Tromsö’ye gelmesi beklenen bir gemideki 14 kişilik mürettebatın 12’sinde korona belirtileri varmış. Belediye hazırlıklarına başlamış durumda.



Aşı ve ilaç konusundaki son haberler

Bu hafta hükümet, korona aşısının, çıktığında parasız olacağını açıkladı. Hükümet aynı zamanda belediyelerin ve hastanelerin korona ile ilgili giderlerini de karşılayacak. Ne yazık ki aşıya karşı olanlar var. Böyle olduğu sürece bizim için en büyük tehlikeyi de bu grup oluşturuyor çünkü hastalığı durdurabilmek için nüfusun %85-95’inin aşı olması lazım. Buna «sürü bağışıklıkı” deniyor. Bu konuya destek olmak üzere Facebook, korona aşısı karşıtı reklamları göstermemeye karar verdi. 


Norveç’te aşının 2021 yılı başında hazır olması umuluyor. Hükümet, aşı satın alımı ve aşılama giderleri için önümüzdeki senenin bütçesinde 3,77 milyar kron ayırdı.


Biz SV Olarak, Meclis’te, devlet ait bir ilaç firması kurulmasını önerdik. Bu şekilde devlet en önemli ilaçların her zaman Norveç’te var olabilmesini sağlayabilecek bunların arasında da antibiyotik geliyor. Öneri yakında Meclis’te oylanacak.






Kaynakça: 

Aftenposten, 13-18 Ekim

VG, 17-18 Ekim





lørdag 17. oktober 2020

Digital sosialisme



IT fører ikke til mer fritid eller saktere tempo på arbeidsplassen under kapitalismen. Men IT kan bidra til et sosialistisk og grønt samfunn. Hvordan? Hva er digital sosialisme?


Like muligheter til erverving av kunnskap. Tilgang til informasjon og kunnskap er noen av de viktigste premissene for å lykkes i dagens kapitalistiske samfunn. Internett med utallige søkemuligheter gjennom innholdsrike nettsteder, visuell kunnskap f.eks. via YouTube, online leksikon som Wikipedia, digitale ordbok, ulike bildebibliotek og så videre, gir nettopp tilgang til utrolig mye informasjon og kunnskap til hvert enkelt menneske.  Særlig unge er ikke lenger avhengige av foreldrenes kunnskap eller bokhyller. Internett muliggjør klasseløs tilgang til kunnskap og bidrar i så måte til sosial utjevning - forutsatt at folk har grunnleggende IT kunnskap og tilgang til en PC eller mobil enhet.   


Folkeopplysning. Folk kan enkelt opplyses om sine rettigheter og muligheter ved hjelp av gode og informative nettsider. Det er ulike teorier på hvordan man best mulig kan strukturere en internettside på - slik at folk ved minst mulig navigasjon og kompleksitet, kan ta tak i relevant informasjon raskest. Her er det utrolig viktig at man tar hensyn til ulike grupper i befolkningen. Det er utrolig viktig at strukturen i nettsider testes og brukervennligheten verifiseres av unge, gamle, mindre utdannede, svaksynte, dyslektikere, folk med dårlige språkkunnskaper og mer. Godt tilrettelagt og tilpassede internettsider kan sikre tilgang til relevant informasjon og opplysning om demokratiske rettigheter og muligheter.


Demokratisk deltagelse. Sosialisme forutsetter direkte deltakelse fra folk i styringen av samfunnet. Stat og kommune kan legge opp direkte deltagelse ved å invitere folk til «mene noe» om nye bestemmelser eller lovforslag. Høringsutkast fra regjeringer og byråd går gjerne til det organiserte samfunn og det er selvsagt helt nødvendig med demokratisk deltakelse fra organisasjonene. Men det er utrolig enkelt å involvere de uorganiserte også til beslutningstaking ved hjelp av IT. En Interaktiv Internettside der folk kan sende inn sine synspunkter ved hjelp av et elektronisk skjema og et godt databasesystem i den andre enden som kan lagre folkets innspill på en strukturert måte slik at gjenfinning og oppsummering av innkomne innspill blir lett, er som regel det eneste som skal til.


Effektivitet hos de folkevalgte. IT bidrar til demokratiet også ved å muliggjøre folkevalgte sine muligheter til å samle, analysere informasjon og tilbakemeldinger fra folk. Fokuset på effektivisering er ytterst viktig for politikere med begrenset tid til å fordøye og dra meningsfulle konklusjoner fra så mange velgeres tilbakemeldinger som mulig. Derfor bør innskanning og lagring av innsendte tilbakemeldinger bør skje ved hjelp av programvare som kan gjøre disse søkbare for politikeren og ikke i usøkbart bildeformat.


Folkelig organisering. Sosiale medier er gull verdt for informasjonsspredning og adhoc organisering når det trengs. Det er mulig å samle tusenvis av mennesker til demonstrasjon med å opprette en enkel event side i Facebook. Den demokratiske retten som er å protestere mot det man ikke er enig om, muliggjøres meget enkelt med «lik» og «del» og bevegelsene vokser fort og eksponensielt,


Fallgruver må også nevnes. For det første, er Internett full av ikke-kvalitetssikret informasjon og til tider løgn og drittkasting. Dette vil heller skape kunnskapsløshet hos folk enn oppbygning og opplysning. For det andre, et dårlig utviklet interaktivitet, for eksempel vanskelige skjemaer med dårlig brukergrensesnitt, innhold og/eller navigasjon, kan øke terskelen til å bruke IT og henvende seg til myndigheter via IT. Slik IT vil være mot sin hensikt og heller hindre folk i å vite sine rettigheter og muligheter. Digitalisering som ikke har mål som er å være til folket beste, kan heller skape økte forskjeller i erverving av kunnskap og skape avmaktsfølelse hos folk.


For det tredje, kan nettsider som ikke har hatt brukerinvolvering under utviklingen, slå helt feil og bidra heller til ineffektivitet hos folk! Mange bedrifter sliter også med utstrakt bruk av Office produkter, særlig Excel-regneark til å samle informasjon - noe som gjør at data som regel ikke blir lagret på en strukturert måte for enkelt gjenfinning. I stedet, bruker folk timer i å søke i sine mailbokser eller bedriftens intranett for å finne informasjon de trenger.  


Sosialistiske «IT-briller». Dette er ulemper og mangler som lett kan fikses om man bruker «sosialistiske IT briller» når man lager IT løsninger. Noen av elementene som slike briller kan sikre, vil være:


  • Skaff folk grunnleggende IT kunnskap, billig eller gratis utstyr og nett

  • Et virkelig ønske om å gi folk tilgang til sine rettigheter og muligheter i de løsningene man lager

  • Bruke ressurser til å gjøre løsningene tilpasset til ulike brukergrupper

  • Pass på å gjøre løsningene lett og enkelt å ikke skape makt avmaktsfølelse hos folk



Et grønnere samfunn med IT er mulig. Noe med IT er i høyeste grad miljøvennlig - noe som ikke kan sies om all ny teknologi som er blitt innført opp gjennom tidene. Vi sparer mye papir, mye postutgifter med IT. Bruk av konferanseutstyr med video, lyd, og presentasjon reduserer de fysiske transportbehovet. Bruk av hjemmekontor under korona har vist seg å være en effektiv og miljøvennlig arbeidsmåte.


Men IT, typisk prosessering av informasjon på serverne, krever også mye energi. Vi må derfor satse på energivennlig programvare som kan minimalisere ressursbruk i beregninger og frakting av data. Gjenbruk og deling av dokumenter i stedet for at kopier sendes på mail og spres til hver bruker, er også en god IT strategi for å redusere energiforbruket. Bruk av terminalservere, det vil si sentrale kraftige servere gjør også at man slipper å installere programvare på klient PC’er og dermed reduserer behovet for å ha super moderne og kraftige PC-er. Med slike servere trenger man ikke skifte, men fortsatt bruke eller gjenbruke eldre klienter eller PC’er.


Regjeringens eneste mål med IT er effektivitet og produktivitet! Høyre-regjeringen har ingen seriøs IT- strategi, ingen målsetning med å oppnå økt demokratisering av samfunnet og en grønnere verden med IT! Det eneste regjeringen snakker om, er «digitalisering av offentlig sektor som skal gi en mer effektiv ressursbruk i offentlige virksomheter og legge til rette for produktivitetsøkning i samfunnet». 


For oss sosialister, skal digitalisering være til for mer: for å gi folk kunnskap, øke folks muligheter, utjevne forskjeller og sikre demokratisk deltagelse. Om produktivitet og effektivitet kommer i kjølvannet av det, sier vi ja takk til det også, forutsatt at frigjort tid går til meningsfull og skapende aktivitet og saktere tempo i arbeidsplassen - ikke til enda mer arbeid. Målet med IT for oss  sosialister kan ikke være økt produktivitet i seg selv, uansett!



søndag 11. oktober 2020

Bu hafta Oslo'da korona vakaları hala çok yüksek. Norvec Baris Ödülü'nün sahibiyse Birleşmiş Milletler Gıda Programı oldu.



Haftanın  en üzücü haberlerinden biri, Oslo Alnabru‘daki Coop-Obs marketinde yapılan büyük bir hataydı. Marketin girişindeki dezenfektan kabına yanlışlıkla, tıkanan boruları açmakta kullanılan kuvvetli bir kimyasal sıvı doldurulmuştu! Olay anlaşılana kadar, iki müşteri ve iki çalışan ellerini bu sıvıyla temizlemeye çalışmıştı bile.

Norveç genelinde korona tedbirleri gevşetirliyor ancak Oslo'da değil. Çünkü Oslo'da korona sayısı hala yüksek. Yapılan bir araştırmaya göre, Norvec'te korona tedbirlerinden en az yakınan vatandaşlar da Oslo'da yaşayanlar. Oslo’da yaşayan her dört kişiden üçü, alınan tedbirlerin gerekli olduğunu düşünüyor.

Norvec'te verilen yılın Nobel Barış Ödülü'nün sahibi, Birleşmiş Milletler Gıda Programı oldu. Bunda da kuşkusuz korona epidemisinin önemli bir rolü oldu. Çünkü bu epidemi ile birlikte zaten gıda maddeleri yetersizliği olan ülkelerde, açlık tehlikesi daha da fazla ortaya çıktı.

Koronayla ilgili bunun gibi güncel konularla bu akşam, 11 Ekim, Norveç saatiyle saat 22, Türkiye saatiyle 23’de yine Radio inter fm 105.8 de beraberiz. Radyoyu internet üzerinden, http://interfm.no/nettradio/nettradio/ adresinden dinleyebilirsiniz.

Programdan sonra konuşmanın metnini aşağıda bulabilirsiniz.


(En oppsummering på siste ukens hendelser knyttet til korona, helse- og økonomikrisen i Norge og i Oslo - på mitt morsmål, tyrkisk.)


Haftanın belki de en üzücü haberlerinden biri, Oslo Alnabru’daki Coop-Obs marketinde yapılan büyük bir hataydı. Bu markette, girişte bulundurulan dezenfektan kabına yanlışlıkla, tıkanan boruları açmakta kullanılan kuvvetli bir kimyasal sıvı doldurulmuştu. Olay anlaşılana kadar, iki müşteri ve iki çalışan ellerini bu sıvıyla temizlemeye çalışmıştı maalesef. Bu kişiler alelacele acile getirildi. Muhtemelen kalıcı bir hasar olmayacak. Mağaza şefi, hatayı yapan çalışanların çok üzgün olduğunu söylüyor.


Oslo

Norveç genelinde korona tedbirleri gevşetiliyor, ancak Oslo’da değil. Çünkü Oslo’da korona sayısı hala yüksek. Örneğin geçtiğimiz Perşembe günü yeni vaka sayısı bir önceki günün iki katı, 80 idi. Halk sağlığı enstitüsü bugün, yani 11 Ekim gününde Oslo’da 148 ila 600 kişinin hastalığı yayma kapasitesinde olduğunu tahmin ediyor.


Oslo’da korona vakalarında 32. haftadan itibaren büyük bir yükseliş oldu. 1 Eylül’den itibaren 1127 kişide korona görüldü. Şu an itibarıyla Oslo, Norveç’teki yeni vakaların yüzde kırkının olduğu yer. Öte yandan son iki haftada yeni vaka sayısı sabitlendi: Bir önceki hafta sayı 290 yediydi, ondan önceki haftada 310. 


Osloda şu an itibari ile özel olaylara bağlı olmayan, genel bir epidemi görünümü var. Ağustos’tan beri en çok vaka görülen yerler Gamle Oslo, Alna, Grünerløkka ve Frogner. Korona görülenlerin %60’ı 20 ila 39 yaş arasında. Yaşlılarla risk grubu içinde olanlarda bulaşma oranı düşük. Bu yüzden de hastanede yatanların sayısı düşük. Norveç’te son haftalarda korona görülen kişilerin %13,6’sı bunu nereden kaptığını bilmiyor.


Oslo’da vaka sayısı artıyor ancak hastaneye yatan kişi sayısında artış olmuyor. Halk Sağlığı Enstitüsü’nün tahminlerine göre, Norveç’te ölüm oranı %0,31 yani 1000’de 31. Bunun nedeni, yaşlıların fazla korona olmaması. Geçen hafta 296 yeni vakadan sadece ikisi 80 yaşının üzerindeydi. Bu da epideminin ilk haftalarındaki tablodan çok farklı bir tablo. Aynı zamanda tedavi yöntemlerinde de ilerleme kaydedildiğinden, hastalanan yaşlıların hastaneye yatırılma oranı tahmini olarak %27’den %22,3’e indirildi. 


Ancak yaşlılardaki bu düşük oranın bir bedeli de var. Yaşlılar izole olmaktan, hayatta tat alacak faaliyetlerden uzak kalmaktan yakınıyorlar. Örneğin yaşlılar evindeki bir yaşlı, “filarmoni konserlerine gitmeyi, her Perşembe günü emekliler Üniversitesi’ndeki aranjmanlara katılmayı özlüyorum. Derslerden sonra şehre gider hep birlikte yemek yer, eğlenirdik. Hayatımdaki bu günlük faaliyetlerı özlüyorum,“ diyor



Oslo’da okullar açıldığından beri tüm bölgelerde koronada artış oldu. Sonbahar tatiline kadar olan sürede, Oslo’daki öğrenciler toplam 13.000 okul gününden mahrum kalıp, karantina yüzünden evde eğitim görmek zorunda kaldılar. Oslo’da koronadan en çok etkilenen bölgeler Stovner, Grorud, Bjerke ve Gamle Oslo oldu.


Dolayısıyla Oslo’da tüm önlemler devam ediyor. Oslo’da geçtiğimiz hafta, kuralları ihlal eden 168 vaka kaydedildi. Bunlardan 84’ü karantina ve izolasyon kurallarına uymamak ile ilgili. Polis uygulanan cezaların 5000 ila 22.000 kron arasında değiştiğini söyledi.


Yapılan bir araştırmaya göre, korona tedbirlerinden en az yakınan vatandaşlar Oslo’da yaşayanlar. Oslo’da yaşayan her dört kişiden üçü, alınan tedbirlerin yerinde olduğunu düşünüyor. Oslo yerel yönetimi başkanı Raymond Johansen, Halloween, Noel ve yılbaşı eğlenceleri gibi tüm eğlencelerin ertelemeye hazır olunmasını istedi. 


Şu an Osloda geçerli olan kurallar şunlar:

  • özel toplantılarda maksimum on kişi bir araya gelinebiliyor

  • toplu taşımacılıkta bir metrelik mesafenin sağlanamadığı durumlarda maske takmak zorunlu

  • Sabit oturma yerlerinin olmadığı kapalı mekanlardaki aranjmanlara maksimum 50 kişi katılabiliyor

  • restoran ve barlarda tüm misafirlerin kaydedilebileceğı sistemler olmak zorunda

  • tüm işverenler çalışanlarının mümkün olduğunca evden çalışmasını sağlamak zorunda

  • Mümkün olduğunca toplu taşımacılığın kullanılmaması gerekiyor

  • Içki satışının gece saat 12:00’de durdurulması gerekiyor


Oslo da test için zaman alıp, gelmeyenler büyük bir problem oluşturuyor. 24 Ağustos’la 1 Ekim arasında tam 4461 kişi aldıkları test randevusuna gelmediler.


Bu hafta grip aşısı eczane ve doktorlara dağıtıldı. 23.000’den fazla kişi eczanede aşı oldu bile. Aşı olanların çoğu 65 yaş üstü. Hamilelerde de aşı olanlar var. Eczaneler, çoğu gelen kişiyi aşı yapmadıklarını, öncelikli grupları onlara anlattıklarını söylüyorlar. Bunu anlayan kişiler de 1 Aralık’tan sonra aşı olmak üzere bekliyorlar. Şu aşamada sadece risk grubunda olanlara grip aşısı yapılıyor.



Norveç’te diğer bölgelerde durum

Bergen’de Cuma’dan Cumartesi’ye 21 yeni vaka görüldü. Bu kişilerin hepsi 18 ila 33 yaş arasında.


Trysil ev hizmetlerinde (“hjemmetjeneste”) çalışan 150 kişi karantinaya alındı. Hizmetleri kullanan iki yaşlı da ne yazık ki hayatını kaybetti. Dokuz çalışanda, dört yaşlıda korona görüldü


Color Line gemisi Color Magic’le, 30 Eylül günü seyahat eden yolcular, sonradan yolculardan birinde korona görülmesi sebebiyle, bir uyarı mesajı aldılar.




Trump

Trump hastalanana kadar covid 19 virüsünün tehlikesiz bir virüs olduğunu söylüyordu. Oysa Amerika’da 210.000 kişi hayatını kaybetti. Trump‘ın kendisi de korona olunca bu tutumunun değişeceği sanılıyorduö ancak üç gün hastanede kaldıktan sonra Trump’ın Amerikalılara mesajı, “Virüsün hayatınızı kontrol etmesine izin vermeyin!“ oldu! Trump’ın bu tutumuyla seçimi kaybetmesi bekleniyor.


Doktorlar Trump’ın seçim kampanyasına devam edip etmemesi konusunda farklı görüşlere sahipç Doktorlar, hastalıktan sonra vücudun bağışıklığının düştüğünü, dolayısıyla bu dönemde bol bol dinlenip bol sıvı tüketmek gerektiğini söylüyorlar. Özellikle Trump gibi yaşlıların, hastalıktan sonra dinlenmeleri gerektiğini, yoksa hastalığın yeni bir tekrar yapabileceğini söylüyorlar. Oysa Trump pazartesi günü Florida’da bir seçim kampanyasına katılmayı planlıyor!



Dünyada salgın

Polonya’da bir gün içerisinde 5300 yeni vaka ve 53 ölüm olayı kaydedildi. Polonya’da şu ana kadar 4.02.1970 kişi koronadan hayatını kaybetti ve toplam 121.000 kişi de hastalık görüldü.


Birleşmiş milletler raporuna göre korona epidemisi sırasında, kadınlara yönelik şiddette artış oldu. Kız çocuklarının çoğu okuldan uzak kaldı. İstenmeyen hamilelikler ve doğum esnasındaki ölümlerde artış oldu.

Norveç'ten diğer haberler

Yılın Nobel Barış Ödülü’nün sahibi, Birleşmiş Milletler Gıda Programı oldu. Bunda da kuşkusuz korona epidemisinin önemli bir rolü oldu. Çünkü bu epidemi ile birlikte zaten gıda malzemesi yetersizliği olan ülkelerde, açlık tehlikesi daha da ortaya çıktı.


25 Eylül‘de nefes darlığı sebebiyle hastaneye kaldırılan Kral Harald’ın korona olmadığı kısa zamanda anlaşıldı, ancak kendisi bir kalp ameliyatı geçirdi. Durumunun şu an iyi olduğu belirtiliyor.


Bu hafta da koruma görevlileri (“vektere”) grevdeler. Bu sebeple örneğin Oslo Otobüs Terminali akşam sekizde kapanıyor. Trondheim’daki bir korona test istasyonu, açık olduğu saatleri koruma konusunda zorlanıyor.


Sonbahar tatili boyunca yani 40. ve 41. haftalarda, Kristiansand Hayvanat Bahçesi ziyaret rekoru kırdı.


Uçak seyahatlerinin düşüklüğü devam ediyor. Geçen sene Eylül ayına göre bu sene Oslo Havaalanın’dan seyahat edenlerin sayısı %70 daha az. En yüksek düşüşö yurtdışı seyahatlerde yaşanıyor. Yurtdışı seyahatlerde geçen seneye göre %91 oranında azalma var.


Gelecek yılın devlet bütçesi de bu hafta açıklandı. Toplam 25 milyar kron, koronayla ilgili harcamalara ayrıldı. Bir takım kriz paketleri de var ancak bunun içinde hangi paketlerin olduğu açıklanmadı. Tabii ki büyük ölçüde bir miktar sağlıkla ilgili kullanılmak üzere ayrıldı. Bunun yanında seyahat branşına 680 milyon kron, otobüs ve tren şirketlerine 1.9 milyar kron, kültür, gönüllü sektör ve spora 2.6 milyar kron. Ancak tabi bunlardan daha çok, sağlık sektörüne korona ile ilgili harcamalar bütçede yaralıyor: 3.8 milyar aşıyla ilgili harcamalar, hastanelerde ekstra harcamalar için 3.7 milyar ve test istasyonları için 650 milyon kron.


Sol muhalefet olarak özellikle korona bütçesini değil genel olarak bütçeyi eleştiriyoruz. Oslo ve Norveç’te zenginlerle yoksullar arasındaki gelir farkı gitgide artarken, hükümet buna en zenginlerin ödediği gelir vergisini ve diğer vergileri azaltarak cevap veriyor! En zenginlerden alınan vergilerde 2 milyar kron düşüş olacak, yani en zenginler 2 milyar kron devlet kasasına vermeyecek. Norveç’in en zengin %1’i kazandıkları her kron başına senden benden daha az vergi ödeyecek. Biz de bunu adaletsiz buluyoruz. Üstelik hükümetin kendisinin ısmarladığı bir rapor, sermaye vergisini arttırmanın daha çok iş alanı yarattığını göstermesine rağmen!


Frp dehükümetin bu bütçesini desteklemek için pek çok koşul öne sürüyor. Gelişmekte olan ülkelere yapılan yardımın azaltılmasını, Norveç’e daha az mülteci alınmasını koşul olarak koyuyor. Sağcı hükümetin Frp’ye gebeliği her zamanki gibi olumsuz sonuç veriyor.



Dünyadan diğer haberler

Yeni yayınlanan bir rapora göre, korona epidemisi, milyonlarca insanı yoksulluğa iterken, dünyanın süper zenginlerini daha da zengin yaptı.


Latviya, Kıbrıs ve Lihtenştayn Avrupa’daki son üç sarı ülkeydi, şimdi bunlar da kırmızı oldu. Danimarka’da tüm restoran, cafe ve publar saat 10:00’da kapanıyor. Aalborg’daki tanınmış eğlence caddesi Bakire Ane Gade Caddesi’nden geçmeye izin var, ama caddede durmaya izin yok! 


Finlandiya’da durum Norveç'ten biraz daha iyi. İsveç’te sayı yine artıyor. Şu anda Danimarka, Kuzey ülkeleri arasında en yüksek oranda korona görülen yer: Finlandiya’da her 100.000 kişiden 24, Norveç’te 28,2, İsveç’te 57,6 ve Danimarka’da ise 128,4 kişide korona görülmekte.


Öte yandan dünya devlet adamları arasında en dikkatli davrananın Putin olduğu söyleniyor. Epideminin başlamasından bu yana, 67 yaşındaki Putin hemen hemen izolasyona girdi gibi bir şey. Toplantılara sadece video aracılığıyla katılıyor. Hem kendi evinde, hem de Kremlin’de onu görmeye gelenler, geçtikleri tünelde dezenfektanla duş yapılıyor. Putin’i görmeye geleceklerin iki hafta önceden karantinaya girmesi gerekiyor.


Dünyada koronadan etkilenen en çok etkilenen ilk beş ülke, sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Hindistan, Meksika ve İngiltere. Rusya 12. sırada geliyor. Paris’te tüm barlar iki hafta süreyle kapanacak.


Bu arada internette korona konusunda aşırı sayıda yanlış yalan ve özellikle saptırıcı haberler dolu olduğunu da belirtelim. Bu haberlere karşı dikkatli olalım, nereden geldiğini iyice sorgulayalım.


Korona hepimizin hayatını psikolojik olarak olumsuz yönde etkiliyor. Tüm bunların bir gün geçeceğini düşünüp, elimizden gelen önlemleri almaktan başka bir şey yapamıyoruz.


Son olarak, bugün Dünya Kız Çocukları Günü ve bu sebeple Facebook’ta gördüğüm bir yazıyı alıntılamak istiyorumççç

 

Hani doğduğunda evlattan kabul edilmeyen , erkek doğuramadığı icin annesinin karalar bağlayıp babasının boynu eğik gezdiği, erken yasta okuldan alınıp ev işlerine koşulan kız çocuklarının günü. Çocuk yasta "babasının rızasıyla" başlık parası adıyla satılan, 14 - 15 yaşında anne olan kiz çocuklarının günü.Doğduğu andan itibaran dayağa, siddete, tacize hak görülen kız çocuklarının günü…


Öte yandan barbi bebeklerin dünyasında gerçek hayattan bihaber prenses gibi yetiştirilen, dünyasında süslenmekten başka bir şey olmayan , dış görünüşün tek değer olarak empoze edildiği şımarık kız çocuklarının günü…

Iki kız çocuk annesi olarak diyorum ki lütfen cocuklarımızı aşırı uçlarda yetistirmeyelim, dengeyi bulalım!

🌺 ve...hadi diyorum

Daha doğmadan başlayan cinsiyet ayrımcılığına karşı,

Kız çocuklarının EĞITIM hakkı için

Çocuk yaşta evlilikler olmasın diye

Daha eşit bir dünya için

Kız çocuklar mutfağa değil, oyuna

Kız çocuklar düğüne değil, okula

Kız çocuklar tarlaya değil, kütüphaneye

Unutmayalım ki iyi yetişmiş bir kız çocuğu, mutlu bir kadın, iyi bir anne olacaktır. Toplumun refahı, huzuru, zenginleşmesi için;

Kız çocuklarına yönelik hak ihlalleri artık son bulsun 🙏💗

Dünya Kız Çocuk Günü Kutlu Olsun 👩‍👧💗👭




Kaynak: 

5-11 Ekim 2020 Aftenposten gazetesi.

FHI sitesi, www.fhi.no