Çoğumuz kültür ve sanat alanının tuketicileriyiz. Müzik dinliyoruz, kitap okuyoruz, resim ve diğer sanat eserlerini izliyoruz. Kültür ve sanatı dinlenmek için oluduğu kadar kendimizi geliştirmek ve kendimizi daha iyi anlamak amacıyla kullanıyoruz.
Bazılarımız ise sanatçılar ve kültür iscilerileriyiz. Bu sanat ve kültür işçileri kendilerini sanatlariyla ifade etmek, topluma kültür ve sanat yoluyla birşeyler anlatmak, birşeyler hissettirmek için varlar. Toplum ise, buna karşılık olarak, kurumları yolyla, hayatlarımızı zenginleştiren santacilari desteklemekle yükümlü. Yaratıcılığı desteklemek, kültür yoluyla topluma birşeyler iletmek isteyenleri kendilerini toplumun bir parçası olarak hissetmelerini sağlamakla yükümlü toplum. Aynı zamanda bu yaratıcılığın belli kişiler, belli alanlar, belli etnisiteler, belli eğitim seviyeleriyle sınırlı kalmamasını, toplumdaki her türlü yaratıcı gücün sanat ve kültür hayatında, büyük bir çeşitlilik içinde yer almalarını sağlamalı. Toplumdaki otizmli bireylerin de bu sanatsal ve kültürel çeşitliliğin içinde yer almasını sağlamak yine topluma düşen bir görevdir. Çünkü bu harika sergide de görüyoruz ki, otizmli olmak sanatın ve yaratıcılığın önünde bir engel olmak anlamına gelmemekte, tam tersine bambaşka bir yaratıcılığı sağlayıp biz sanat alıcılarına bambaşka ve yepyeni katkılarda bulunabilmektedir.
Oslo Norvec’in sanat ve kültür açısından en önde gelen şehridir. Sehrimizdeki sanat ve kültür faaliyetleri çok çeşitlilik göstermektedir ve sürekli değişmektedir. Oslo giderek herkese açık, urban ve herkesi kapsayan bir şehir haline gelmektedir.
Oslo’nun bu estetik çeşitliliğine katkıda bulunan tüm engelli sanatçıları, otizmli sanatçıları kutluyor, sevgili Remzi, Agnes ve Martin’i bize kapılarını açıp dünyamızı zenginleştirdikleri için sonsuz teşekkür ediyorum.
Ingen kommentarer:
Legg inn en kommentar